Almanya-
Köln; Avrupa’nın hayat kaynağı Ren Nehri. Nehir Avrupa ekonomisinin en önemli su yolu ve taşımacılığın %30 unu sağlıyor. Nehir şehri ikiye bölüyor, nehir üzerinde yedi köprü var. Köprülerden biri Hohenzollern tren köprüsü ve bu köprü üzerinden günde şehirler arası ve ülkeler arası ulaşımı sağlayan 1400 tren geçiyor. Hohenzollern Tren Köprüsü’nden geçerken köprünün tren ve yaya yolunu ayıran bölümde yer alan çelik tellerin görünmediği sıklıkta çevrelenmiş asma kilitler var. Sevgililer isimlerini kilide yazıyorlar, köprüye kilitliyor, anahtarlarını nehre atıyorlar, kilitledikleri kalplerini sevgilisinden başka kimseye açmayacaklarına inanıyorlar. Kenti gezerken boyunlarına pembe tüller sarmış veya kısa beyaz duvak takmış kadınlar ve ardında neşeli kalabalık grupları sıkça görmek mümkün. Bekarlığa veda partisinin bir gereğiymiş. Duvarında levha asılmış sembol bir yapı, 11 bin tuğladan yapılmış. Köln’de yaşayan ve 2. Dünya Savaşında soykırım kamplarında ölen 11 bin Yahudi’yi simgeliyormuş. Köln’de sadece 116 Yahudi hayatta kalmış
Köln Katedrali çok görkemli bir yapı. Dünyanın üçüncü, Avrupa’nın ikinci en büyük ibadethanesi. Dış cephesinin büyük bölümü kararmış, bazı yerleride beyaz. Hava kirliliğinden dolayı kararan yerler özel bir teknikle temizleniyormuş. 1248 yılında yapımına başlanmış ve 632 yılda tamamlanmış. Gotik mimari tarzında yani yukarıya doğru sivrilen kuleleriyle yapıldığı dönemin en yüksek binası olmuş. Katedral kutsal emanetlerin olduğu yer, üç kralın kemikleri burada gömülü. Gotik dış cephe cehennem, içi cennetin göstergesi. Dış cephede aniden fırlamış gibi duran heykeller yedi günahı temsil ediyor. Muhteşem, Seven adlı filmi izleyenler bu yedi günahı hatırlayacaklardır. Katedrale giriş ücretsiz, içeride tarihi binanın muhteşemliği,vitrayların eşsiz güzelliği sizi çarpıyor. Sanatın mimarlık, resim gibi dallarının gelişiminde dinin kaldıraç görevi gördüğünü bu tarz eseleri gördüğünüzde daha iyi anlıyorsunuz. 2. Dünya Savaşı’nda kentin %90 ı yıkılmış, katedral daha az zarar görmüş.Nedeni de savaş pilotlarının katedrali işaret noktası olarak görüp ona göre kenti bombalamalarıymış. Bu yüzden hemen katedralin yanına 45 metre derinlikte sığınak kazılmış ve kazı sırasında bulunan tarihi eserler o hengamede korunmuş. Buluntular sığınak girişindeki bölümde sergileniyor.
Almanya’nın bütün yollarının betonarme olduğu, 2. Dünya Savaşı’nda bu yollardan savaş uçaklarının iniş kalkışı gerçekleşsin diye betonarme yapıldığı söylenir. Yol kenarlarında güneş enerjisi panelleri ve rüzgar türbinleri gördük. Güneşi bu kadar az gören bir ülkede tükettiği enerjinin %45 ini yenilenebilir enerjiden karşılayan bu ülke ile güneşin hiç eksilmediği kendi ülkemizi ister istemez kıyaslıyor ve iç sızı duyuyorsunuz. Su, etikette 1.20 euro. kasada ödeme yapmaya gittiğinizde 1.45 euro. Aradaki fark depozito imiş. Suyu kullandıktan sonra belli yerlerde bulunan otomatlara boş şişeyi atıyorsunuz, depozito ücretini size otamatik olarak geri ödüyor. Almanya 2050 yılında hammadde olarak sadece geri dönüşüm maddelerini kullanacakmış.