1924 …..
1924 yılında hükümeti devirmek için darbe yapmak istedi başarılı olamadı ve 5 yıl hapis yattı bu arada ”Kavgam” kitabını yazdı. Hapisten çıkınca milletvekili seçilerek parlamentoya girdi ve 1933 yılında başbakan (şansölye) ilan edildi. Hayallerinden hiç vazgeçmedi. Kavgam kitabında yazdığı gibi Avusturya’nın Alman ulusunun bir parçası olması gerektiğini savunuyor ve bunun için de kararlı görünüyordu. 1934 te Cumhurbaşkanı oldu. Führer adında bir devlet başkanlığı makamı yarattı. Yasama ve yürütme organlarını kendine bağladı. Ekonomiyi düzeltme sözü ile, yeni iş yerleri ve otobanlar yaptı, savaş hazırlıklarına hız kattı. Alman ırkının üstün ırk olduğunu empoze ederek öncelikle Yahudileri ve diğer azınlıkları düşman olarak gösterdi.
Avusturya Çekoslovakya ve Polonya’yı işgal etti. Hitler kafasına koyduğunu yapan bir karakterdi. O dönem Avusturya’da yaşayan Yahudi olan, psikanalizin yaratıcısı Sigmund Freud kendisini tarla faresine benzetmişti. Şimdi o tarla faresi Avusturya Şansölyesini ayağına çağırmış bir ültimatom vererek, Avusturya’nın Alman Ulusuyla birleşmesi konusunda referandum yapmasını talep etmişti. (Referandum sonucunda % 99 Almanya ile birleşmeyi istemişti) Avusturya Şansölyesi Hitler kadar güçlü değildi, Hitler’in ülkesini istila edeceğini anlayınca Fransa ve İngiltere’den yardım talep etti, ama bu iki devlet (Milletler Cemiyeti) Şansölye’yi kaderiyle baş başa bıraktılar. Ve Hitler Viyana’da yaşayan halkın içindeki kötülüğü de körükleyerek halkı sokaklara çıkardı, sokaklar ”Yahudilere ölüm” sloganları ile çınladı, Yahudilere ait dükkanlar taşlandı, komşu komşuyu ihbar etmeye başladı. Bu arada dünyada bir tek Mussolini liderliğindeki İtalya, Hitler’i destekliyordu. 1938 yılında Almanya hiç zorlanmadan Avusturya’ya girdiğinde, Nazi askerleri büyük bir ihtişamla karşılandılar, yollarına çiçekler döşendi. Avusturya halkı, o zamanlar kaba kuvvetin hakim olabileceği, basit bir yaşam, tek bir parti, tek bir ırk, kendilerininki gibi zayıf olmayan bir lider istiyorlardı. Hitler’in onları zayıflıktan, fakirlikten ve Yahudilerden kurtaracağına inanıyorlardı. Nitekim Hitler Avusturya’ya ilk geldiğinde Onu gamalı haçlı bayraklarla ”tek halk, tek ülke, tek lider” sloganları ile karşıladılar.
Hitler kendine ”Hiçlikten gelen adam ”derdi, işgalle Yahudilere yapılan zulüm artmış, Berlin Yahudiler için Viyana’dan daha güvenli bir yer konumuna gelmişti. Avusturyalılar yaptıkları bu zulümlarla dünyayı kendilerine şaşırtıyorlardı. Bu olaylara şaşıran yine Yahudi yazar Stefan Zweig olmuş, Amerika’ya sığınmış bir süre sonrada intihar etmişti.
Hitler, Alman halkının birleşmesini, devlete mutlak adanmışlık, ve güçlü bir imparatorluk istiyordu. Bu lider gerektiğinde tanrı yerine geçebiliyor, Yahudileri öldürmenin suç değil, toplumu kötülükten, pislikten kurtarmak olduğunu söyleyebiliyordu. Son derece uygar hoşgörülü Viyana halkı da değişmiş, Hitler’in Viyana ya gelmesiyle Yahudi komşularına saldıran, bunu yaparken de hiç suçluluk duymayan bir toplum olmuşlardı.
1933…
Polonya halkı çok uzun yılar ”devletsiz bir halk” olarak yaşadı. I. Dünya Savaşı sonrası ”Versay Antlaşması”ile Polonya Krallığının kurulmasına karar verildi. Bu antlaşmaya göre Polonya, Sovyet Devrimine karşı bir tampon bölge işlevi görecekti. Polonya’nın kuzeyindeki Danzig kentine de işte bu yüzden bağımsızlık statüsü verildi.
Versay Antlaşması;
I. Dünya Savaşı sonrası 1919 yılında İtilaf Devletleri ile Almanya arasında, Fransa’nın Paris Versay Banliyösinde imzalanmıştır. Almanya’nın ordusu 100 binle sınırlandırılmış, denizaltı ve uçak yapma hakları ellerinden alınmış, yurt içi ve dışından silah alım satımı, biyolojik ve kimyasal çalışmaları yasaklanmış, donanması ve gemileri kayıtsız şartsız itilaf devletlerine teslim edilmesi istenmiş ve savaş tazminatı olarak çok ağır bir meblağ ödemeye mahkum olmuştu.
Versay Anlaşması hükümleri ancak 10 Ocak 1920 yılında yürürlüğe girdi. Almanya bu antlaşma ile çok toprak kaybetti, deniz aşırı sömürgeleri elinden çıktı, Alman halkının hepsinin savaş suçlusu sayılması onurlarını kırdı bunun üzerine Almanya’da aşırı bir milliyetçilik akımı başladı, Alman halkının iktidara Hitler’i getirmesi ile ikinci Dünya Savaşı başladı.
1933 yılında Hitler başa gelince ordusunu genişletme emrini verdi. Ordu 100 binden 300 bine çıkacaktı. Bu iş büyük bir gizlilikle yürütüldü. Denizaltı inşası, askeri uçakların dizaynı ve pilotların eğitimi gizlilik içinde yapıldı. 1935 yılında Hitler bir kumar oynamaya karar verdi. Fransa ve İngiltere’ye Alman Hava Kuvvetlerinin varlığını bildirmek istedi böylece ne tepki vereceklerini bilmek istiyordu. Yaptıkları Versay Anlaşmasına karşı olmasına rağmen Fransa ve İngiltere çok büyük bir tepki vermediler. İlerleyen günlerde Hitler, bu sefer ordusunun tanıtımını yaptı, 100 binle sınırlı kalması istenen ordusu 500 bin olmuştu. Karşı tarafın tepkisi yine zayıf oldu. Hitler bu boşluktan faydalanıp Ren boylarına asker yerleştirdi. Sınırda Fransız askerleri çoğunluktaydı ama sessiz kaldılar. Milletler Cemiyetinin İtalya-Habeşistan sorunu ile ilgilenmesi, İtalya ile İngiltere’nin arasının açılması, İtalya yüzünden Fransa ile İngiltere’nin arasının açılması, Hitler’in önünü açtı.
1936 da Berlin-Roma ve Berlin-Tokya Mihveri kuruldu. Hitlerin amacı Alman halkını birleştirmekti. En çok ta Avusturya ve Çekoslovakya’da Alman bulunmaktaydı. Buraları işgal etmek istemesinin amacı buydu. Almanya’nın Avusturya ve Çekoslavakya’yı işgal etmesi Rusya’yı endişelendirdi. İngiltere ve Fransa’nın bu konudaki vurdum duymazlığı üzerine Almanya ile işbirliğine gitti. Rusya Almanya ile Saldırmazlık Paktı imzaladı. II. Dünya Savaşı başladığında her ne kadar Hitler Rusya ya girse de hedefinde Fransa topraklarına girmek vardı ve bu pakt ile, Rusya Almanya’dan gelebilecek bir tehlikeyi önlemiş görünüyordu.
(Mihver, kelime anlamı olarak Almanca eksen demektir. Almanya, İtalya ve Japonya ittifakını tanımlamak için ilk defa faşist Macar Lideri Gömbös tarafından telaffuz edilmiş, Mussolini tarafından da resmen kullanılmıştır. Bu bloğa; Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Finlandiya, Bağımsız Hırvatistan Devleti, Vichy Fransası, Arnavutluk, Habeşistan, Mançukuo, Tayland, Burmanya, Hindistan, Filipinler ve Irak dahil olmuştur. Ayrıca İran Şahı Rıza Pehlevi Almanya’dan yana tavır almış, İspanya ise Mihver Güçlerin taraftarı olarak kalmıştır.)
1938 yılında Hitler Danzig sorununu çözmek istedi. 17 bin Yahudi, gestopa tarafından tutuklanıp Polanya-Almanya sınırına getirildi, Polonya’ya verilmek istendi. Polonya, Yahudiler ”vatansız” diyerek kabul etmedi, gerilim daha da arttı, bunun üzerine 17 yaşında ki Polonyalı bir genç Paris’te bir Alman diplomata saldırıda bulununca Hitler düğmeye bastı ve Danzig’i işgal emrini verdi.
Artık Almanya’nın önünde Polonya’yı almak için bir engel kalmamıştı. Polonya Batılı devletlerden yardım istedi. Hitler buna sinirlendi ve hemen akabinde Polonya’ya girdi. Polonya, Fransa ve İngiltere’den verdikleri garantiyi yerine getirmelerini istedi. Fransa ve İngiltere destek verdiler ve Polonya Almanya’ya savaş ilan ederek İkinci Dünya Savaşı’nı başlatmış oldu. 1 Eylül 1939